Söz Dinletmek
Çocuğunuza karşı, sırf “sözünüzü dinlemediği” için, içinizden yükselen o büyük öfkenin sebebi;
Çocukken, sesinizi yeterince duyuramamış olmanız olabilir mi?
Duyulmak, görülmek, anlaşılmak en temel ihtiyaçlarımızdan biri; ve bu temel ihtiyaçlar özellikle erken çocukluk döneminde karşılanmadığında, içinizde büyük bir boşlukla yaşamaya devam edersiniz.
Ebeveynleriniz tarafından sesinizin bastırıldığını (duyulmadığınızı), yok sayıldığınızı (görülmediğinizi,), duygularınızın önemsizleştirildiğini (anlaşılmadığınızı) henüz çok küçükken de seziyordunuz.
Aile içinde tüm kontrolün ebeveynlerinize ait olduğunu iliklerinize kadar hissediyordunuz.
Şimdi çocuklarınıza şefkatle ebeveynlik yaparken; karşınıza çıkan en büyük engellerden biri; (hayır öfkeniz değil) öfkenin altında yatan, kontrol etme arzunuz.
Çünkü belki de çocukken hayatınızın hemen hiçbir alanında kontrol sahibi olamadınız. Giyeceğiniz kıyafet, yiyeceğiniz yemek, uyumanız, uyanmanız, oyunlarınız, arkadaşlarınız, saçlarınızın şekli, tuvalet alışkanlığı edinme süreciniz, emzirilme süreniz ve aralıkları, gülmeniz, ağlamanız, bedeninize ve ruhunuza ait tüm kontrol ebeveynlerinize ait olduysa; kendi ihtiyaçlarınız için söz hakkınız olmadıysa; hep “büyümeyi” beklersiniz.
Çünkü hayatınızın kontrolünü ele alabilmek için büyümeniz gerekir. Çünkü büyükler hep sizden daha iyisini bilir.
Artık büyüdünüz, “biyolojik yaşınız” kontrolü ele geçirmek için uygun ve siz de ebeveyn oldunuz.
Artık çocukken kontrol edemediğiniz her şey için gücünüz var ve karşınızda (tıpkı ebeveynleriniz gibi) onun için ondan daha iyisini bildiğiniz bir çocuğunuz var; onun da sizi (tıpkı sizin yaptığınız gibi) dinlemesini bekliyorsunuz.
Dahası, duyulmamış, görülmemiş olan varlığınızı ispatlamak için yıllarınızı harcadınız. Hem ebeveynlerinize hem de içinde bulunduğunuz topluma.
Belki hep sizde bir “tuhaflık” olduğuna inandınız. Çünkü ne yapsanız hep eksik kaldı, olduramadınız.
Ya da herşeyin en iyisi olmak uğruna, “başarı” maskesinin ardına gizlendiniz. Ne kadar çok başarı, o kadar çok duyulmak ve görülmekti.
Çocuğunuzun hayatınıza dahil olması ile tüm dengeleriniz şaştı belki de. Onu kontrol etmek, istediğiniz gibi şekillendirmek için duyduğunuz güçlü istek; onun o hayata karşı kaygısız, akışta, doğal haliyle çatıştı.
Ebeveynlikte formüller, kurallar işlemiyordu. Çocuğa X yaparsanız, karşılığında her seferinde Z aldığınız mutlak bir sebep-sonuç ilişkisi yoktu.
Hep kaçmaya çalıştığınız o “belirsizlik”, şimdi en yakın arkadaşınız olmak zorundaydı.
Çocuğunuzun doğum şeklini kontrol edememenizle başladı belki herşey. Ve istediğiniz zaman, istediğiniz şekilde uyumamasıyla devam etti.
Sizin istediğiniz kadar, istediğiniz yemeği yemiyordu işte.
O soğukta o kabanı giymiyordu.
O düğüne sizin aldığınız elbise ile gitmek istemiyordu.
Siz 2 yaşında bezi, memeyi bırakıp kendi kendine uyusun diye planlamıştınız, o 2 yaşında fiziksel bağımsızlık provaları yaparken, duygusal olarak size bağımlı olduğunu reddetmeye çalışıyordu.
Okulda en başarılı o olacakken, hala okumayı yazmayı sökememişti.
Siz piyano çalsın, futbol oynasın istediniz; o sadece oyun hamurlarıyla oynamak istedi.
Yeni tanıştığı o çocuğu beğenmediniz, en iyi arkadaş olarak onu seçti.
Ve bir gün; ondan küçücük, çok kolay, yapması gereken ve her zaman yaptığı bir şey istediniz: Çantasını odasına götürmesini. Hayır istemiyorum dedi.
Size sesini yükseltmedi, karşı çıkmadı. Sadece o an canı istemedi.
O anda içinizden alev alev yükselen öfke; çantaya, onun orada durmasına, çocuğunuzun tavrına değildi.
“Sözünüz dinlenmediği” için öfkelendiniz.
Sizin yıllarca sırtınızda taşıdığınız çantanın ağırlığıydı sizi yoran.
O sırtındaki ağır çanta ile sesini kimseye duyuramayan içinizdeki çocuk, artık duyulmak istiyordu.
Tam da burada; kontrol edemediğiniz çocuğunuza tüm öfkenizi boca etmek de bir seçenek.
Tüm suçu ebeveynlerinize atıp, kurban rolüne bürünmek ve böyle gelmiş böyle gider demek de bir seçenek.
Içinizdeki çocuğa, ben seni duyuyorum, oradasın, görüyorum, öfkeni anlıyorum deyip sarılmak da bir başka seçenek.
Ben bunca yıl işte bu yüzden zorlanmışım, çocuğum da aynı yükü taşımak zorunda değil, kendimi iyileştirip, çocuğuma hakkı olan gücü/kontrolü teslim edebilirim, onu duymak, görmek, anlamak için daha fazla emek verebilirim diyebilmek de başka bir seçenek.
Bunlar dışında size özel, sizin keşfedeceğiniz onlarca başka seçenek de var.
Bakış açımızı değiştirmek ilk ve en büyük adım.
Çok iyi geldi yazınız Özlem hanım. Tam zamanında okudum✨
Çok güzel ve içten bir yazı, teşekkürler