Çocuğunuz Vurduğunda..
Çocuğunuz hiç beklemediğiniz bir anda hatta gayet güzel zaman geçirip oynadığınız oyunun orta yerinde size vuruyor mu? Yada hırsla diğer çocukları hatta kardeşlerini tokatlıyor mu?
Eğer öyleyse, sizi garanti edebilirim ki ebeveynlikte sınıfta falan kalmadınız. Ve çocuğunuz size vurduğunda, öyle gizemli bir büyünün falan da tesirinde değil. Çocuğunuzun herhangi bir sorunu da yok.
Bir çocuk ne zaman birilerine vuruyorsa; bazı ‘görünmeyen’ günler işbaşında demektir. Duygusal günler.
Çocuğunuzun yüzünde bir joker ifadesi olmasına; hatta vurduğunda gülmesine rağmen; öfkesini yöneten duygusudur.
Çoğunlukla da bu duygu: korkudur.
En başta ve en önemli bilmeniz gereken şu ki; çocuğunuz sizi yada bir başkasını incitmek istemiyor. Sizin zihninizdeki ‘kötü çocuğa’ dönüşmeyi hiç istemiyor. Cezaya ihtiyacı yok, aslına bakarsanız ceza ve düşünme molaları vurma davranışını pekiştirebilir.
Çocuğunuzun size ihtiyacı var!
Bazı çocukların vurma davranışı deneme amaçlıdır ve bir süre sonra yatışır.
Çocuklar genç ve hırslı bilim insanları gibidir. Onların işi gece gündüz denemeler yapmaktır, hayatı ancak bu şekilde öğrenebilirler. Ebeveynlerini, oyun arkadaşlarını ve dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaları için tek bildikleri yol bu. Ve hemen her çocuğun deneyimlediği şeylerden biri de vurmaktır.
Eğer bu çocuğunuzun size ilk, ikinci yada üçüncü vuruşu ise bi sakinleşin. Yapılacak şey bir daha vurmaması için nazikçe ve sakince kolunu vurduğu insandan uzaklaştırmak. Denemesine izin verebilirsiniz. Sadece kolunu size yada başkasına ulaşamayacağı mesafede tutmaya devam edin.
“Hayır, bu iyi hissettirmiyor, acıyor” yada “bunu yapmana izin veremem” gibi ılımlı sözlerle yardımcı olabilirsiniz. Amacınız burada çocuğunuzu bilgilendirmek; ona ürkütücü tepkiler vermek değil. Eğer ona şiddetli yaklaşmazsanız (çocuğunuz günlük hayatında sürekli olarak vurma davranışına şahitlik etmediği sürece) bu vurma davranışı zamanla kendiliğinden sonlanacaktır. Birkaç deneme sonrası cazibesini yitirecek; yerini tırmanma, koşma, top fırlatma, kedi ile oynama vb yeni bir deneyime bırakacaktır.
Eğer kabalıkla cevap verirseniz çocuğunuz vurma davranışında ısrarcı olmaya devam edecektir.
Tuhaf görünebilir ancak bu konuda çocuğunuzun üstüne ne kadar giderseniz; vurmayı onun rutini haline getirebilir ve bir görünüp bir kaybolan bir davranış haline gelmesine sebep olabilirsiniz.
Çocuklarımıza kızdığımız zaman onlar da kızgınlığımızı içselleştiriyor. Çocuklarımızı korkutan onlarca şeyin arasına kızgınlığımızı da eklemiş oluyoruz.
Çocuğunuz vurmayı tekrar denemeye çalışacak; çünkü ona neden bağırdığınızı veya vurarak karşılık verdiğinizi yada onu köşeye çekip cezalandırdığınızı anlamamış olacak. Zihni henüz sizin davranışınızı anlamlandıramıyor. Bu sadece onu korkutuyor; ve zihninde sizin davranışınızı tekrar gözlemleyip bir yere oturtabilmek için vurmayı sürekli tekrar ediyor. Bir sure sonra kendini her yalnız ve korkmuş hissettiği anda; zihni ona şu komutu verecek:
“Vur! Sen kötü hissettiğinde bunu yaparsın, vurursun!”
Pek çok ebeveynin “davranışın doğal sonuçları” veya “hakedilen ceza” olarak tanımladığı disiplin metotları; aslında bir süre sonra çocuğu kendini her kötü hissettiğinde düştüğü davranış döngüsünün bir parçası haline getiriyor.
Çocukların vurma davranışının sebebi; korkuları!
Elbette bütün çocuklar korktuklarında vurmazlar. Korku hissi karşısında tek içgüdüsel davranış olmasa da en doğal tepkilerden biridir vurmak.
Çocuğunuz ister gülerek, ister kayıtsızca vuruyor olsun; yada sadece kızgın olduğunda vuruyor olsun; bunu korktuğu için yaptığından emin olabilirsiniz.
Gülmek çocukların korku hissini dışa vurum yollarından biri olduğu için bu davranışa bazen gülme de eşlik edebilir. Çocuğunuz duygusunu regüle edebilmek için gerçekten çabalıyor; ancak bu gülerek regüle olma çabası birkaç kez vurma teşebbüsü yapmanın önüne geçebilecek kadar hızlı işe yaramıyor.
Çocukların büyük çoğunluğu hislerini erken yaşlarda saklamaya baslar. Bunu da onların büyük hisleri karşısındaki rahatsızlığımız sayesinde öğrenirler. Biz onlar ağlamasın isteriz, onlar kızgınken dikkatlerini dağıtırız, sürekli sorunları onların yerine çözmeye çalışırız ki öfkelenmesinler. Bahse girerim; ebeveynler olarak çoğumuz çocuklarımıza, nasıl hissettiklerini bize göstermelerinden hoşlanmadığımıza dair günde en az on sinyal veriyoruzdur. Böylece korkuları hep hasıraltı edilir; güçlü duyguların soruna yol açmasına sebep olmak üzere.. Neticede bu duygular ağlayarak, yapışarak yada çığlık atarak olmasa bile vurarak, ısırarak, diğer çocukları iterek yüzüstüne çıkıyor.
Bastırılmış duygular sorun haline geliyor.
Vurmak, korkularıyla boğuşan çocuk için sadece bir sinyal. Gece uyanmaları, öfke nöbetleri, yeni şeyler denemeyi reddetmek, parmak emme ve genel olarak tüm aykırı davranışlar aslında çocuğunuzun duygularını içine attığının; ve içerde saklı kalıp biriken bu duyguları yönetmekte zorlandığının göstergeleridir.
Vuran bir çocuğa ilk adım: şefkatli ve ilgili bir sinir çizmek!
Aslında sürekli kayıtsızca vuran bir çocuğa yardım etmek oldukça basit. Vuracağını düşündüğünüz her an ona hemen yaklaşın. Davranışını önceden tahmin etmiş olmak aşırı tepki vermeden yardım etmenizi sağlayacak.
Bu demek oluyor ki içinizden “Eyvah şimdi vuracak! Ay küçük çocuğa çok yaklaştı. Umarım vurmaz!” vb dediğinizi fark etmeniz gerekiyor. Bu düşünceler de sizin sinyaliniz; hemen çocuğunuzun yanına gidip hazırlıklı olmanız için. Ummak sizi sonuca ulaştırmaz ama hazırlıklı olmak ulaştırır.
Çocuğunuzun adeta devriyesi gibi olun; yakınlaşın, ılımlı olun. Onu vurmaya iten korkuların dozunu artırmaktan başka bir ise yaramayacak olan sözlü uyarılardan uzak durun.
Kolunu uzattığında hemen eliniz, kolunuzla darbe girişimini bertaraf edin. Yada sadece elini, kolunu nazikçe tutun ki aniden saldırmasın. Unutmayın siz güvenlik şefisiniz! Sizin işiniz kimsenin zarar görmemesini sağlamak!
Vurmaya çalıştığında; hemen engelleyip nazikçe “bunu yapmana izin veremem” deyin. Göz teması kurun ve orda kalın. Oflayıp puflamayın, azarlamayın, başka hiçbir şey söylemeyin. Kolunu nazikçe tutun ve yanında kalın.
Siz sessiz ve sakin kaldıkça; ve vurmasını engelledikçe, vurma isteğine sebep olan duyguları kabarmaya başlayacak. Çocuğunuz yoğun bir şekilde huzursuz hissedecek. Ağlamaya, terlemeye, titremeye yada öfke nöbeti geçirmeye başlayacak.
Evet biliyoruz bu farklı bir yaklaşım; ancak aynı zamanda asıl farkı yaratan da bu: çocuğunuzun hislerini büyük bir duygusal dalgalanma ile dışavurmasını istiyorsunuz. Tüm o negatif enerjinin içinden çıkmasını istiyorsunuz! Bastırılıp soruna dönüşmesini değil!
Dinleyin. Sizin desteğiniz vurma davranışına sebep olan korkuların panzehiri!
Çocuğunuz özellikle kızgınken ona en etkili yardim; sevgi dolu ve sakin yaklaşmanız. Böylece kendi öfkesini kontrol etmeye çalışırken bir de sizin tepkileriniz ve onayınız için endişelenmek zorunda kalmayacak. Rahatça ağlayabilir. Çığlık atarken terlemeye başlayabilir. Kucağınızda yay gibi gerilebilir hatta kendini yere atabilir. Tekmeler savurabilir, sağa sola sallanabilir. Ne kadar coşkuyla tepki verirse, duygularını o kadar dışarı atabilir. Sizin sakin varlığınızda güç bulacak ve davranışına sebep olan hislerinden arınmak için özgür olduğunu hissedecek.
Çocuğunuzun uzun öfke nöbetlerine destekleyici sessizliğinizle eşlik ederken aralara şefkatle serpiştirebileceğiniz birkaç örnek:
Korkularından arınmaya çabalarken onu gördüğünüzü ve anladığınızı bilmesi için sadece ara sıra ve kısa kısa konuşun.
- “Arkadaşını/kardeşini sevdiğini biliyorum. Ona vurmana izin veremem.”
- “Hemen buradayım, benimle güvendesin.”
- “Kimse sana kızgın değil. Sen benim biricik kızım/oğlumsun ve hemen yanıbaşındayım”
- “Arkadaşlarınla güzel bir gün geçireceksin. Ben de her şey yoluna girene kadar burada olacağım.”
- “Üzgünüm, bu çok zor biliyorum. Günün kalanının güzel geçmesi için elimden geleni yapacağım.”
- “Seni korkutan her ne ise artık geçti. Tekrar olmayacak.”
- “Eve dönmek zorunda değiliz. Burada çok az sonra güzel zaman geçireceğini biliyorum. Burada kalabiliriz.”
Zamanın %80ini susarak, dinleyerek geçirin, zorlanan çocuğunuza destek olmak için yumuşak ses tonunuz ve kocaman kalbinizle. Çocuğunuz sadece doğasının gereğini yerine getiriyor; stresten belki biraz hiddetli ama en etkili şekilde kurtuluyor. Duyguları üzerinde çalışırken siz de ne kadar onunla tutunursanız; hepsi bittiğinde ne kadar farklı bir küçük insan olduğunu göreceksiniz. Bu kabus bitecek. Korkularının hepsi olmasa bile tekrar mutlu olmasına yetecek kadarı buharlaşacak ve günü her zamankinden güzel geçecek.
Çocuğunuzu sadece dinleme alışkanlığı kazanmak ebeveyn olarak hayatınızı kolaylaştıracak.
Çocuğunuza zihnine yapışıp kalan duygularının tortusundan kurtulması için yardımcı oluyorsunuz böylece daha net düşünebiliyorlar. Bu da demek oluyor ki; olay anında müdahale edip dahil olduğunuz için; vurma davranışı öncesinde, sırasında yada sonrasında sürekli ona nutuklar çekmek, arkadaşlarına nasıl davranacağına ilişkin kuralları ezberle(t)mek, ev yada oyun alanlarına ilişkin kuralları tekrar sıralamak zorunda değilsiniz. Çocuğunuza diğer insanlara nasıl davranılması gerektiği konusunda güvenebilirsiniz. Zihni berraklaştığında bunu başaracak. Nasıl iyi bir arkadaş olacağını zaten biliyor.
Sağlıklı ve gerçekçi sınırlar koyduktan sonra hislerini ifade ederken dinlemede kalarak; ona baskılanmış korkularından arınıp iyileşmesi, zihnini berraklaştırması için fırsat verdiniz.
Kaynak: https://www.handinhandparenting.org/article/when-your-toddler-hits-you/
Çeviren: Özlem Ilgaz
‘Attachment Parenting Türkiye’ Websitesi, Facebook Grubu, Facebook ve Instagram Sayfalarının Kurucusu, API Lider Adayı, AP annesi ve savunucusu
2006’da Yıldız Teknik Üniversitesi’nden, 2009’da Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun oldu. Çok sevdiği mesleği Uluslararası Ticaret Uzmanlığı’na ilk bebeğinin doğumundan sonra ara verdi. 5 yılı aşkın süredir Amerika’da sevgili eşiyle iki yavrularına hayat yoldaşlığı yapıyor. Daha huzurlu bir dünya için umutla hayallerinin peşinden gidiyor..