Attachment Parenting Türkiye Röportaj- Süheyla Pınar Alper
- APT: Süheyla Hanım, Attachment Parenting yaklaşımı ile ne zaman, nasıl karşılaştınız? Hangi kaynaklardan bilgi ediniyorsunuz? Attachment Parenting yaklaşımını “siz” nasıl tanımlarsınız?
S.P.A.: AP henüz hiç doğmamışken anne oldum ben. Şaşkındım, ne yapacağımı nasıl bir anne olacağımı hiç bilmiyordum. Çok iyi bildiğim bir tek şey vardı: Çocuklarımı üzmemek, onları mutlu etmek, ve onlara iyi bir anne olmak konusunda kararlıydım. Nasıl yapacağımı pek bilemesem de kararım buydu. Anne olmadan önce de çok okumuş, çok öğrenmiş, çok biriktirmiştim. Ama anne olduğum gün hepsi aklımdan gitti, sonradan gelmek üzere.
İlk temeller ben çocukken atıldı. 9-10 yaşlarımda apartman arkadaşlarımla düzenlediğimiz gösteride bana ‘konuşma yapma’ görevi düşmüştü. Hayat ansiklopedi vardı o zamanlar (1960lar); ansiklopedileri taradım ne konuda konuşayım diye ve Çocuk Bakımı ve Eğitimi başlıklı yazıyı iyice okuyup konu olarak seçtim!
Belgrad’da sekizinci sınıfta arkadaşlarımla çekilen fotoğrafta benim sıramın üzerinde Emotional Conflict in Children kitabı duruyordu (Çocukta Duygusal Sorunlar); bir garip açlıkla çocuk psikolojisi okuyordum. ‘Ben üç yaşından beri şarkı söylerim’ diyenler gibi ben de 9-10 yaşımdan beri çocuk eğitimine ve psikolojisine meraklıydım. O yaştan başlayarak o kadar çok okudum ki artık anne olduğumda, eleştirebilen, seçebilen, yaklaşımı bana uyanlar, uymayanlar ve birbiriyle tutarlı olanlar, olarak ayırabilecek noktaya gelmiştim.
Liseden sonra Brüksel’de Devlet Pedagoji Enstitüsünde aldığım eğitim bu konuda ilk temellerimi atmadı belki ama ilk temel bilgileri ve en doğru yaklaşımı bana sundu. Bu üç yıllık eğitim benim hayatımı belirleyen bir eğitim süreci oldu. O dönemde (1971-1974) Belçika milli eğitimi, eğitimde bir reformu yaşama geçirmekteydi ve okullarda Carl Rogers’ın öğrenciyi merkeze alan, öğrenciyi duyup dinlemeye, ihtiyaçlarını anlamaya yönelik bir eğitim felsefesi benimseniyor ve uygulanıyordu.
İzleyen yıllarda Rogers’ın hümanist psikolojisinden esinlenen Etkili İletişim ve Şiddetsiz İletişim teknikleri giderek daha büyük bir hızla öne çıkacak ve AP de bu yaklaşımları temel alan bir anne-babalık tarzı olarak giderek daha çok tanınmaya başlayacaktı. Böyle bir dönemde Brüksel’da okuma olanağım olduğu için ne kadar şanslı olduğumu mezuniyetimden hemen sonra öğretmenlik yaparken, daha sonra da anne olduğumda anlayacaktım.
Attachment Parenting ile sevgili Aslıhan Onaran’la yollarımızın ve kalplerimizin buluşmasıyla karşılaştım. Bir zamanlar beynimde ve kalbimde büyüttüğüm, herkese karşı savunduğum, yaşatılan eleştiriler, suçlamalar, yargılar içinde ara ara ‘ben ne yapıyorum? Ya çok büyük bir yanlış içindeysem? diye yerlere yapışıp yapışıp yeniden kalkıp aynı yola devam ettiğim yaklaşımın giderek yaygınlaşan bir ebeveynlik yaklaşımı olduğunu görmek, bilgi ve deneyimlerimi, ayrıca da anne olarak çok zorlu duygusal ortamlardaki başarımı, hem anne hem de eğitim bilimci olarak genç anne babalarla paylaşmak ve sonuç olarak kendim de Attachment Parenting International akreditasyonu almam benim için büyülü bir süreç oldu.
- APT: Çevrenizde AP yaklaşımına karşı olup sizi eleştirenler oldu mu? Olduysa nasıl hissettiğinizi paylaşmak ister misiniz?
S.P.A.: Eleştirenler olmaz mı? Öğretmenlik yaparken uyguladığım yaklaşım, öğrencilerin başarı ve motivasyonlarındaki artışla kısa sürede sonuç veriyordu. Ancak anne olunca işin içine kendi annem, kendi çocukluğum, kendi duygularım da girmişti. Doğru olduğundan kuşkum olmayan şeyi kendi çocuklarıma uygulamak o kadar kolay değildi. Birlikte büyüme yoluna çıktık onlarla. Arada hatalarım oldu ama hiç vazgeçmedim onların ihtiyaçlarına hep duyarlı oldum, gerektiğinde geri dönüp onlardan özür diledim, ve yola devam ettim.
Çocuklarımın olabildiğince özgür, bağımsız, huzurlu, geçmişten büyük düğümler taşımayan çocuklar olmalarını istediğim kadar hiç bir şey istemiyordum. Bebeklikte sorun yaşamadım. Karışanım azdı, baba destekti ve bebeklikte bugünkü AP’nin temel yaklaşımlarını uygularken pek bir engelle karşılaşmadım. Ne var ki hayat hiç kimseye kolay olmadığı gibi, bana da kolay değildi. Ailem, annem, babam, çocuklarımın babası, babalarının ailesi, herkes ama herkes çocuklar büyüdükçe, bir yaşını geçtikleri andan başlayarak beni onları şımartmak, yanlış eğitmek ve bağımlı kılmakla suçluyordu. Herkes bana karşıydı.
Özet geçeceğim, ‘çok zordu’. Karanlıkta el yordamıyla, kendi kendime bir şeyler yapıyordum, çocuklarımla şefkat, güven ve uyum dolu bir ilişkimiz, gerçek bir ilişkimiz olduğunu kalbim hissediyordu ama en yakın çevrem o kadar eleştiriyor ve korkutuyordu ki. Zaman zaman sorular, sorgular karşısında çok eziliyordum. Anlatma çabalarım boşaydı. Tek başıma savaştım. Tek desteğim kız kardeşimden geldi, o beni eleştirmedi, engelleme çabasında bulunmadı ama sanırım ara ara onun da endişelendiği oluyordu.
“Şımartıyorsun”, “ileride gözünün yaşı yüzünü yıkar”, “ne biçim çocuk yetiştiriyorsun, senden hiç korkmuyorlar”, “sen bunları bağımlı yetiştiriyorsun” gibi sözler zaman zaman beni karanlığa sürüklüyordu. Kalbim beni ışığa yönlendirdi her seferinde, ve hiç pişman olmadım; bugün kocaman bir İYİ Kİ diyorum. Çocuklarımla birlikte bambaşka bir kapıdan geçtim ve ben de büyümenin, gelişmenin olağanüstü ve sonsuz yoluna girdim.
- APT: AP çocuğunuzla olan ilişkinizi nasıl etkiliyor?
S.P.A.: Çocukluklarım her yaşta, yaşadıklarını, iyisini kötüsünü hep paylaştılar, beni hep dost bildiler. Şimdi kendimi daha da mutlu ve doyumlu hissediyorum bu yöntemi benimsemiş olduğum için. Yetişkin evlatlarımdan duyduğum sözler herhalde bir annenin duymak isteyeceği en harika sözler. İki örnek vereyim yeter: 1. İyi anne olmanın kitabı olsaydı herhalde senin yaptıkların yazardı… 2. Her zaman sağlam, bilinçli, özverili, sevgi dolu, sığınak bir anne oldun. Yazarken bile yeniden gözlerim doluyor çünkü bu güzellikler yoğun bir sevginin ve ancak öyle bir sevginin doğurabileceği bir emeğin sonucu.
- APT: Kendi çocukluğunuzdan ve yetiştirilme seklinizden biraz bahsetmek ister misiniz? Çocukluğunuz şimdiki ebeveynlik yaklaşımınızı ve seçimlerinizi etkiledi mi?
S.P.A.: Çok eleştirel, çocuksu bir anne ve aynısına öfke eklenmiş bir baba. Ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını, çabaladıklarını çok iyi biliyorum; kendi dünyaları çok karışıktı annemle babamın ama ben çocuk olarak, hele de yüksek hassasiyetli bir kişiliğe sahip bir çocuk ve ergen olarak sözünü ettiğim özellikleri taşıyan bir anne-babanın çocuğu olmak çok zordu, neyse ki sınırsız kabul ve şefkat duygusunu dolu dolu hissettiren bir anneannem vardı, bizimle yaşayan. Anlaşılmak, duyulmak, görülmek ve koşulsuz sevilmek hep ihtiyacımdı. Bunları çocuklarıma ne pahasına olursa olsun verme kararım ve ihtiyacım çocukluğumdaki duygusal yalnızlığımdandır.
- APT: Sizce herhangi bir ebeveynlik yaklaşımının bir toplumu şekillendirmesindeki rolü nedir? AP bunun neresinde?
S.P.A.: Dünyadaki tüm toplumların en büyük sorununun çok genel olarak kötülük ve şiddet olarak özetleyebilirim. İyilikle, anlayışla, bilgiyle ve bilinçle yetişen, Etkili İletişim ve Şiddetsiz İletişimi, bilinçli ve öğrenmeye gelişmeye açık ebeveynlerin Attachment Parenting yaklaşımını büyürken deneyimlemiş çocukların oluşturacağı bir dünyada kötülük ve şiddetin kolay kolay barınamayacağına inanıyorum.
Önemli olan AP’yi doğru anlatmak, doğru anlamak için çaba göstermek, emek vermek; AP’nin kolayca yanlış anlaşılabildiğini, bebekken her isteği ihtiyaç olduğu için yerine getirilen çocuğa ileride de aynı şekilde davranıldığı yanılgısı çok büyük yanlışlara yol açabilir diye bazen kaygılanıyorum. Attachment Parenting International Türkiye, Şiddetsiz Şefkatli Ebeveynlik Lideri akreditasyonumu özellikle bu nedenle aldım. Bu konuda elimden gelen katkıyı yapmaya çalışıyorum. Attachment Parenting, çocuk büyüdükçe her istediğini yapmak değil, doğru iletişimle, yani Etkili İletişim, Şiddetsiz İletişim yaklaşımlarıyla barışcıl bir şekilde karşılıklı ihtiyaçları gözeterek çocukları sevgi ve şefkatle büyütmek anlamına geliyor.
Huzurlu, barışcıl, insanca bir dünya için Attachment Parenting çok değerli.
APT: Son olarak sizin bize sormak yada paylaşmak istediğiniz herhangi bir şey var mı?
S.P.A.: Sevgili, Değerli Attachment Parenting Türkiye ekibi, sizlerle bilgi, deneyim, duygu paylaşmak benim için öyle özel ki. Sayımızın giderek arttığını görmek hayata dair umut oluyor bana. İyi ki varsınız, iyi ki varız!
APT: Katılımınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz. Sevgilerimizle.
Attachment Parenting Türkiye Ekibi
Süheyla Pınar Alper
Eğitim Bilimci / Sosyolog, Duygu ve Farkındalık Danışmanıyım. Ayrıca API (Attachment Parenting International) Doğal Ebeveynlik Türkiye, Şiddetsiz Şefkatli Ebeveynlik Lideriyim.
1995ten bu yana öğretmenlere, gençlere, kadınlara, anne-babalara, yöneticilere (Dünya Bankası, Meteksan vb.) ve gruplara duygusal zeka eğitimleri vermekte, iletişim ve duygular konusunda danışmanlık yapmaktayım. Yirmi yıl süreyle ders verdiğim Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden 2008de emekli oldum. 2008-2018 yılları arasında İstanbul’da Bahçeşehir ve Boğaziçi üniversitelerinde yarı zamanlı olarak çeşitli sosyal içerikli dersler verdim.
2013 yılından bu yana Do-um’da danışmanlık yapmaktayım (www.do-um.com)
Uluslararası EFT Master/İleri EMO, Pozitif EFT uygulayıcısı, Transaksiyonel Analiz Derneği TA ve Çocuk, Ergen, Her Yaş Çocuğu ile Oyunla Terapi sertifikalarına sahibim.