Yeni Bir Kardeş
Düşünün ki çok sevdiğiniz bir arkadaş grubunuz var ve çok ama çok seviliyorsunuz. Çok mutlusunuz. Gruba yeni biri katılıyor, çok güzel ve sevimli biri. Her hareketine etraftaki herkes hayran kalıyor. Ne yapsa beğeniliyor. Siz içten içe kıskanmaya başlıyorsunuz, ama onu kıskanmayı kendinize yakıştıramadığınız için bunu kendinize bile itiraf edemiyorsunuz. Bunu arkadaşlarınızla paylaştığınız zaman da “aa olur mu öyle şey, biz seni de çok seviyoruz, sen niye öyle hissediyorsun o çok tatlı biri” diyorlar. Aslında siz de hissettiğinizin yanlış olduğunun farkındasınız ama kendinize engel olamıyorsunuz ve sürekli kafanız karışık halde içten içe yeni gelen kişiye karşı olumsuz duygular beslemeye başlıyorsunuz. Ama bunu gösteremezsiniz çünkü etraftakilerin sizi kınamasından çok korkuyorsunuz. Mecburen bu kötü duyguyu saklıyorsunuz. Ve her şey normalmiş gibi siz aslında böyle bir duygu hissetmiyor gibi yaşamaya devam ediyorsunuz. Duygularınızı inkar ettiğiniz için de içinizde yavaş yavaş bir öfke büyüyor.
Bu hikayenin bir de başka bir şeklini hayal edin. Durum aynı ve siz de aynı şeyleri hissediyorsunuz. Ama bu sefer arkadaşlarınız sizin hissettiklerinizi fark ediyor. Ve size hak veriyorlar “Böyle hissetmen çok normal çünkü onun senin yerini almasından korkuyorsun, onu senden daha çok seveceğimizden korktun. Biz de benzer duygular yaşamıştık. Böyle hissetmeni anlıyoruz,” diyorlar. Nasıl hissederdiniz? Çok hafiflemiş, kabul edilmiş ve normal hissederdiniz muhtemelen.
Eve yeni bir kardeş geldiğinde büyük olan çocuğun hislerinin aşağı yukarı böyle olacağını tahmin ediyorum. O kardeşini içten içe kıskanır ama etraftakiler bu duyguları onaylamadığı için bunları gizlemek zorunda kalır. Ama etrafında kimse yokken bu duyguları ortaya çıkarır.
Ben de uzunca bir süre iki kardeşin birbirleriyle iyi anlaşabilmesi için çok uğraştım ve sonra yanlış yolda olduğumu anladım. Büyük oğlumla konuştum ”Kardeşin doğduğunda korkmuş olmalısın, sana olan sevgimin azalacağını mı düşündün? Üstelik onu sürekli emzirdiğim için kendini dışlanmış hissetmiş olabilir misin? Onun hiç doğmamış olduğunu hayal ettiğinde kendini nasıl hissediyorsun?”
Bu konuşmanın ardından oğlum olumsuz duygularını ifade etti. Bu duygular ortaya çıkıp ifade edildikçe büyük oğlumun daha hafiflediğini biliyorum.
Büyük çocuğumuzla ne kadar çok vakit geçirirsek geçirelim onunla ne kadar çok ilgilenirsek ilgilenelim, olumsuz duyguları hakkında konuşacak ortamı bulamadığı sürece kardeşine olan öfkesi sürecek.
Kardeş anlaşmazlığı olan durumlarda yapılabileceklerden bazıları şunlar olabilir:
1- Büyük asla mükemmel abilik/ablalık yapan karakterlerin olduğu hikayeler okumayın. Bu hikayeler çocuğunuzun kendi duygularından şüpheye düşmesine yol açabilir.
2- Onunla kardeşinin doğumu ile birlikte hissettiği olumsuz duygular hakkında konuşabilirsiniz, belki bu iş günler ve haftalar alır ama sonunda sizin onu kınamayacağınızı anladığında gerçek duygularını size anlatır.
3- Siz ona bir hikaye uydurabilirsiniz. Bu hikayede bir çiftlikte çok mutlu yaşayan bir keçi (ya da onun sevdiği bir karakter/hayvan) olsun ama bu çiftliğe yeni doğmuş bir bebek gelsin ve diğer keçinin kendini nasıl yalnız hissettiği, annesinin yeni gelen kardeşi kendisinden daha çok sevdiğine dair hissettiği korkularına dair bölümler olsun. Bu hikayeyi siz tamamlamayıp hiç yorum ve müdahale olmadan çocuğunuzun tamamlamasını isteyebilirsiniz. Böylece bu konuda kendini ifade etmesi için ona alan açmış olursunuz.
4- Ona; ‘cici kardeş sen abisin/ablasın’ demek iyi bir fikir olmayabilir, kardeşinden büyük olsa da o hala küçük bir çocuk. Abi/abla olmanın yükü ağır gelebilir. Birinin ablası/abisi yan rolünde hissedebilir. Oysa kendi hayatının baş rolünde. İsmiyle hitap etmek daha iyi bir seçenek olacaktır. Fiziksel şiddet olduğunda ise sadece “vurmak yok” ya da ‘Bu ailede birbirimizin canını acıtmıyoruz,’ diyebilirsiniz. Ben özellikle ‘kardeşine vurmak yok’ cümlesini kullanmıyorum. Çünkü sadece kardeşine değil, evdeki herhangi birisine vurmasını ya da kardeşinin ona vurmasını da istemem. Kuralların kardeşi dahil tüm aile bireyleri için geçerli olduğunu bilirse, kendini daha iyi hissedebilir. Böyle zamanlarda şiddet gören kadar, şiddete uygulayan çocuğun da şefkate ihtiyacının olduğunu unutmamak gerekli. ‘Çocuğumun bu davranışı altında yatan ihtiyaç ne olabilir?’ diye sorup, cevap bulmaya çalışabiliriz.
5-Eğer fiziksel temas devam ediyorsa iki çocuğu şefkatli bir şekilde birbirinden ayırabilirsiniz. Aynalama yapmak iyi olabilir. ‘Kardeşinin senin oyuncağını almasını istememiş miydin?’, ‘Yeni yaptığın kule yıkılınca sinirlendin mi?’ gibi yorum katmadan aynalama yapmak, fiziksel ifade yerine sözel olarak kendisini ifade etmesi için fırsat verebilir.
6- Öfke duyduğu zaman ya da fiziksel zarar vermeye kalkıştığı zaman bunun resmini çizmesini isteyebilirsiniz. Kardeşinin geri gitmesini ya da çöpe atılmasını talep ettiğinde, ‘gel bunun resmini çizelim,’ deyip, kağıdı istediği gibi karalamasını/resim yapmasını teşvik edip, sonra bu resim üzerinden konuşabilirsiniz. ‘Burada çöp mü var? Bu kardeşin mi? Kardeşinin olmadığı günlere geri dönmek mi istedin?’ gibi yorum katmadan, resim hakkında konuşulabilir. Kardeş resmi yapılıp, o resim çöpe atılabilir.
7- Kendisini bir oyuncak üzerinden ifade etmesine izin verebilirsiniz. Anne-çocuk-kardeş oyunu oynayıp, bu oyunda bir peluş hayvanı bebek/kardeş yapıp, ne yapacağını izleyebilirsiniz. Peluş hayvanı atarsa/zarar verirse yine yorum katmadan sakince aynalayıp -‘yere düşmesini mi istedin’ gibi- kendisini ifade etmesine izin verebilirsiniz. Bazı aileler bu tür oyunların çocuğu agresifleştirmesinden korkarlar. Aksine kendini ifade edebildiği oyunlar, hissettiklerini ifade edip, rahatlamasını sağlar.
8-Vurmak/ısırmak/tırnaklamak gibi aynı hareketi sık tekrarlıyorsa, kendinize bir ısırma/vurma yastığı/peluş oyuncağı ayarlayıp; bu harekete başladığında ‘haydi gel ısırma yastığını ısıralım’ deyip, birlikte yastığı ısırabilirsiniz. Sonunda bu olayı absürt hale getirip (mesela yastık sizi ısırabilir, çocuğunuz yastıkla sizi kovalayabilir), bunu bir kovalamaca, gülme, çocukla birlikte boğuşma oyunu haline getirip, bu konudaki enerjisini atmasını sağlayabilirsiniz.
9- Çocuklar ağladıkları ya da kıkır kıkır güldükleri zaman bu konudaki tıkanıklığın sakince akmaya başladığını hayal edin. Ağladıkları zaman sakince -eğer izin verirse- kucaklayıp sarılabilirsiniz. İhtiyacı varsa aynalama yapabilirsiniz, ‘üzgün olduğunu görüyorum. Minik bebeğim çok üzülmüş,’ gibi şefkat içeren ve basit cümleler kullanılabilir.
10- Kendini ifade edebileceği oyunlar bulmakta zorlanıyor iseniz, Oyun Oynama Sanatı kitabı iyi bir fikir olabilir. İçinde pek çok şifalı oyun bulabilirsiniz.
11- Bebek beklerken ‘Kardeşin doğunca birlikte çok eğleneceksiniz, en yakın arkadaşın olacak’ gibi cümleler kurmak, evdeki herkesin bakımına muhtaç bir bebek eve geldiğinde çocukta hayal kırıklığına sebep olabilir. Hamilelik döneminde ‘bebek doğduğunda sadece uyuyacak, ağlayacak, kaka yapacak ve emecek. Çok küçükken seninle oynayamayacak. Senin, benim, babanın, hepimizin ona bakması gerekecek. Ama büyüdüğü zaman birlikte oynayabilirsiniz,’ şeklinde daha gerçekçi cümleler kurmak, bebek geldiğinde daha az hayal kırıklığı olmasını sağlayabilir. Bebek doğduğunda aşırıya kaçmadan büyük çocuğun yanında onu sevmek, yeni abla/abiye kardeşinin sevilebilir bir varlık olduğunu öğretmek açısından faydalı olabilir.
12-Kendi çocukluğunuz ile ilgili çözülmemiş düğümler, sizi iki kardeş arası ilişkide tetikliyor olabilir. Bu yazı anne tavsiyesi niteliğindedir, eğer bu konuda tetiklendiğinizi ya da orantısız tepki gösterdiğinizi düşünüyorsanız profesyonel destek almak hem siz hem de çocuklar için daha iyi olabilir.
13- Kardeş Rekabeti kitabı bu konuda çok faydalandığım bir kitap, zorlanan tüm ebeveynlere tavsiye ederim. İçinde zaman zaman kendinizi bulabilirsiniz. Paylaşıyorum da yeni bebek gelen evlerde büyük çocuğa okunabilecek güzel bir çocuk kitabı, 2 yaş civarından itibaren okunabileceğini düşünüyorum.
İnanın bu minikler büyüdüğü zaman da kavga etmeye devam edecekler. Ben (çok ciddi fiziksel tehlike yoksa ya da biri diğerine zorbalık yapmıyorsa) müdahale etmiyorum. Müdahale edip sorunu çözmeye çalışmak hem faydasız hem de ebeveyn için çok yıpratıcı. Kardeş kavgasının doğal olduğunu ne kadar erken kabul ederseniz o kadar kolay olur. Birden fazla çocuk sahibi tüm ebeveynlerin benzer yollardan geçtiğini bilmek belki kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Büyüyecekler ve çocukluk anılarını gülümseyerek anacaklar. Tek istediğim aile olmanın sıcaklığını hissetmeleri ve kardeş olsa da olmasa da biricik olduklarının farkında olmaları. Hepimize kavgasız bol oyunlu günler dilerim…
Yazarlar:
Songül Reyhanioğlu Darı
https://www.instagram.com/av.songul/
1978 yılında Ankara’da doğdu. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra bir süre serbest avukatlık yaptı. İlk oğlunun doğumundan iki yıl sonra işine ara verip oğlunu büyütmeye karar verdi. ikinci oğlunun doğumuyla birlikte kendini tam zamanlı annelik yapmaya, ebeveynlik kavramı üzerine düşünmeye, araştırmaya, okumaya adadı. Okumayı, düşünmeyi, araştırmayı, soru sormayı, fotoğraf çekmeyi sever. Doğada huzur bulur. Attachment Parenting savunucusudur.
Önce okumayı, sonra yazmayı en çok konuşmayı seven; hala bir değişim ve yapılanma içinde ve kendini tek kelimeyle anlatmak isterse de ‘yenilenmek’ diyebilecek; sıradan, seven, sevinen, kızan, deliren, üzülen, acıkan, bağıran, kahkaha atan, gülümseyen, arada (çoğunlukla) otomatiğe bağlayan, sonra otomatik pilottan çıkan iki çocuk annesi bir anestezist… Anne olmak ona, kendini ifade edemeyen bir miniğin kişisel sınırlarını keşfetmeye çalışırken, kendi sınırlarının ne olduğunu öğretmiş olan bir kadın… Herkes gibi, ne eksik ne de fazla…