Vokal Doğum
‘Vokal anestezi’yi daha önce hiç duydunuz mu bilmem. Şöyle anlatayım, ameliyat olurken uyutulursanız genel anestezi, sadece bir bölgeniz uyuşturularak işlem yapıldıysa lokal anestezi uygulanmıştır. Düşüp de ağlayan bir çocuğun arkasından dedesi “Yok bir şey yahu, acımadı o. Hiç acımadı ki!” diye bağırıyorsa, işte o gördüğünüz tam olarak vokal anestezidir :). Ve çok üzgünüm ki bu şekilde telkinde bulunmak hiç kimsenin acısını dindirmediği gibi, çocuğun kendisiyle empati kurulmamış hissetmesine ya da acı duymanın kötü bir his olduğunu düşünüp duygularını bastırmasına sebep olabilir. Neyse ki konumuz bu değil yoksa bir milyon cümle daha kurabilirdim. 🙂
Tam da buradan yola çıkarak vokal doğumu anlatacağım size. Vokal doğum çok bilimsel bir kavram olmakla birlikte, tıp dünyasında bunu sadece ben biliyorum. Şimdi size anlattığımda siz de öğreneceğinize göre, bilimsel olarak kabul görmesi için yeterli çoğunluğa ulaşmış olacağız. 🙂
İkinci doğumumda 14 yıl ebelik, 8 yıl yeni doğan emzirme hemşireliği yapmış, 10 yıldır da emekli olan annem yanımdaydı. Ben çok korkuyordum. Değil bebek doğduktan sonra başımdan ayrılmak, deprem olup da bina başımıza çökse bile elimi bırakmaması konusunda onu sıkı sıkı tembihlemiştim. Binanın başımıza çökme örneğinden de anlayacağınız üzere, oldukça rahat, mutlu ve hayata pozitif bakan bir gebeydim. 🙂 Yine de binanın başımıza çökmesi konusunda temkinli olmalıydık. Her neyse… 🙂
Doğum “Ama ben henüz hazır hissetmiyorum!” cümlemle başladı. Doktorum “41
hafta içinde tuttun zaten. İlkokula başlamasını bekleyeceksen, sen bilirsin.” demedi. Ama bence en azından kreş başlangıç yaşına kadar yolu vardı. 🙂 Doğumun bir aşamasından sonra annem, doktorum ve ebem ağız birliğiyle
“Evet çok güzel doğdu, doğdu, doğdu!” diye bağırmaya başladılar. O an bina değil belki ama dünya başıma yıkıldı. Bebek doğmuştu ve ben hiçbir şey anlamamıştım! Hala karnımda bebek var gibi hissettiğime göre tüm alt takımı dağıtmış olmalıydım. Allah’ım ömrümün yarısında, 35 yaşımda 80’lik teyzeler gibi öksürünce altıma kaçıracak, “Ay beni güldürmeyin abdestim bozuluyor” diye insanları susturmaya çalışacaktım. O an benim için büyük bir yıkım oldu. Bebek doğup da beynime yavaş yavaş kan gitmeye başladığında, onların ‘doğdu, doğdu, ittir hadi doğdu’ diye tezahürat yaptıkları sırada aslında bebeğin daha doğmamış olduğunu, benim hissettiklerimin doğru olduğunu anladım. İşte o an vokal doğumun ne demek olduğunu, insanları nasıl yanılttığını anladım.
Vokal anestezi gibi, vokal doğum da kişiyi hisleri konusunda yanıltıyordu. Bunu tüm tıp camiasıyla paylaşmalıydım. 🙂
Bebek doğduktan sonra annemin türlü bahanelerle elimi bırakıp bebeği
görmeye gitmesini, plasenta çıkarken baygınlık geçirmesini, bebeği doğum masasında emzirecekken babama haber vermek için telefona gitmesini saymazsak, kendisi emekli bir ebe-emzirme hemşiresi olarak iyi bir iş çıkardı. Çok iyi tezahürat yapabildiğini öğrendim. Kendisini en yakın Sivasspor maçına
götürmeyi planlıyorum. 🙂
Bu yazıyı yazma amacım da size kendi pozitif doğum hikayemi anlatabilmektir. 🙂 Sizin pozitif doğum hikayenizi de çok merak ediyorum ayrıca. Ama lütfen en komikler olsun, hastanenin başınıza yıkıldığı örnekler gebelerde erken doğuma sebebiyet verebildiğinden şimdilik anlatmayalım. Ama siz gizlice 38 haftalık gebe eltinizin kulağına anlatabilirsiniz. 🙂 Sevgiler…
Yasemin Özşahin
Önce okumayı, sonra yazmayı en çok konuşmayı seven; hala bir değişim ve yapılanma içinde ve kendini tek kelimeyle anlatmak isterse de ‘yenilenmek’ diyebilecek; sıradan, seven, sevinen, kızan, deliren, üzülen, acıkan, bağıran, kahkaha atan, gülümseyen, arada (çoğunlukla) otomatiğe bağlayan, sonra otomatik pilottan çıkan iki çocuk annesi bir anestezist… Anne olmak ona, kendini ifade edemeyen bir miniğin kişisel sınırlarını keşfetmeye çalışırken, kendi sınırlarının ne olduğunu öğretmiş olan bir kadın… Herkes gibi, ne eksik ne de fazla…